NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI:
84 - (1365) حدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل (يعني
ابن علية) عن
عبدالعزيز،
عن أنس ؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم غزا
خيبر. قال: فصلينا
عندها صلاة
الغداة بغلس.
فركب نبي الله
صلى الله
عليه
وسلم وركب
أبو طلحة وأنا
رديف أبي
طلحة. فأجرى
نبي الله صلى
الله عليه وسلم في
زقاق خيبر. وإن
ركبتي لتمس
فخذ النبي صلى
الله عليه
وسلم. وانحسر
الإزار عن فخذ
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم. فإني
لأرى بياض فخذ
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم. فلما
دخل القرية
قال " الله
أكبر ! خربت
خيبر.إنا إذا
نزلنا بساحة
قوم. فساء
صباح المنذرين" قالها
ثلاث مرات.
قال: وقد خرج القوم
إلى أعمالهم.
فقالوا: محمد
والله ! قال عبدالعزيز:
وقال بعض
أصحابنا:
فقالوا: محمد،
والخميس.
قال:
وأصبناها
عنوة. وجمع
السبي. فجاءه
دحية فقال: يا
رسول الله !
أعطني جارية من
السبي.
فقال "اذهب
فخذ جارية" فأخذ صفية
بنت حيي. فجاء
رجل
إلى نبي الله
صلى الله عليه
وسلم فقال: يا نبي
الله ! أعطيت دحية، صفية
بنت حيي، سيد
قريظة والنضر
؟ ما تصلح إلا
لك. قال
" ادعوه بها" قال: فجاء
بها. فلما نظر
إليها
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال " خذ جارية
من السبي
غيرها"
قال: وأعتقها
وتزوجهها.
فقال له ثابت:
يا أبا حمزة ! ما
أصدقها ؟ قال:
نفسها. أعتقها
وتزوجها. حتى
إذا كان بالطريق
جهزتها له أم
سليم. فأهدتها
له من الليل.
فأصبح النبي
صلى الله عليه
وسلم عروسا.
فقال "من كان
عنده شيء
فليجيء به"
قال:وبسط
نطعا. قال:
فجعل الرجل
يجيء بالأقط.
وجعل الرجل
يجيء بالتمر.
وجعل الرجل
يجيء بالسمن.
فحاسوا حيسا.
فكانت وليمة
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
{84}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize ismail yâni ibni Uleyye, Abdülaziz'den, o da
Enes'den naklen rivayet etti ki.
Resulullah (Sailallahu
Aleyhi've Sellem) Hayber gazasını yapmış. Enes demiş ki:
Sabah namazını alaca
karanlıkta Hayber'de kıldık. Müteakiben Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ile Ebu Talha hayvanlarına bindiler. Ben Ebu Talha'nın terkisinde idim. Derken
Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve. Sellem) hayvanını Hayber yoluna doğru sürdü.
Benim dizim Nebiyyullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in uyluğuna dokunuyordu.
Uyluğundan elbisesi açıldı. Ben Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'în
uyluğunun beyazını iyiden iyiye gördüm. Şehre girdiği vakit :
— «Allah her şeyden büyüktür. Hayber harabdır.
Biz bir kavmin beldesine indik mi tehdid edilenlerin sabahı kötü olur, buyurdu.
Bunu üç defa tekrarladı. Ahâli işlerine çıkmışlardı. (Bizi görünce) :
— Vallahi Muhammed, dediler.
Râvi Abdülâziz:
«Arkadaşlarımızdan bâzıları da ordu ile Muhammed dediler.» şeklinde rivayet
etmiştir. Enes (Radiyallalıu anh) (sözüne devamla) şunları söylemiş:
«Hayber'i kahren aldık.
Esirler toplandı, derken Dihye gelerek: Ya Resulallah! Bana esirlerden bir
carîye ver, dedi.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
— «Git bir carîye al!» buyurdu. O da Safiyye b.
Huyeyy'i aldı. Bunun üzerine Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir
adam gelerek:
— Yâ
Nebiyyaüah! Dihye'ye Kurayza ile Nâdîr'in reisi Huyeyy'in kızı
Safiyye'yi mi verdin? O ancak sana yaraşır; dedi.
ResuIullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem):
— «Onu Safiye iie birlikte çağırın!» buyurdu.
Müteakiben Dihye Safiyye'yi getirdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Safiyye'yi görünce :
— «Sen esirlerden bundan başka bir cariye al!
buyurdu. Ve Safiyye'yi âzad ederek onunla evlendi.
Sâbit. Enes'e : Ey Ebu
Hamza! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona mehir olarak ne verdi? diye
sormuş. Enes (Radiyallahu anh} şu cevâbı vermiş :
— Safiyye'nin nefsini (verdi) onu azâd etti.
Ve kendisi ile evlendi. Hattâ yolda giderken Safiyye'yi Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e (annem) Ünımü Süleym hazırladı ve geceleyin ona zifaf
eyledi. Böylece Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) damad olarak sabahladı.
Sonra:
— «Kimin yanında bir şey
varsa onu getirsin!» buyurdu. Ve yere deriden bir yaygı serdi. Artık öteki kuru
süt, beriki kuru hurma, kimisi yağ getiriyordu. Derken hurma karıştırması
yaptılar. Bu da ResuluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in düğün daveti oldu.
85 - (1365) وحدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد
(يعني ابن زيد)
عن ثابت
وعبدالعزيز بن
صهيب، عن أنس.
ح وحدثناه
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
حماد (يعني
ابن زيد) عن
ثابت وشعيب بن
حبحاب، عن
أنس. ح وحدثنا
قتيبة. حدثنا
أبو عوانة عن
قتادة
وعبدالعزيز،
عن أنس. ح
وحدثنا محمد
بن عبيد
الغبري. حدثنا
أبو عوانة عن
أبي عثمان، عن
أنس. ح وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا معاذ
ابن هشام.
حدثني أبي عن
شعيب بن
الحبحاب، عن
أنس. ح وحدثني
محمد بن رافع.
حدثنا يحيى بن
آدم وعمر بن
سعد
وعبدالرزاق.
جميعا عن
سفيان، عن
يونس بن عبيد.
عن شعيب بن
الحبحاب، عن
أنس. كلهم عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم ؛ أنه
أعتق صفية
وجعل عتقها
صداقها. وفي
حديث معاذ عن
أبيه: تزوج
صفية وأصدقها
عتقها.
{85}
Bana
Ebu'r-Rabî'Ez-Zehrânî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd yâni îbni Zeyd, Sabit
ile Abdulaziz b. Suheyb'den, onlar da Enes'den naklen rivayet etti. H.
Bize bu hadîsi
Kuteybetü'bnu Saîd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd yâni îbni Zeyd,
Sabit ile Şuayb b. Hab Hâb'dan, onlar da Enes'den nakîen rivayet eyledi. H.
Bize Kuteybe de rivayet
etti. (Dediki): Bize Ebu Avâne, Katâde ile Abdulaziz'den, onlar da Enes'den
naklen rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Ubeyd
El-Guberî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu Avâne, Ebu Osman'dan, o da
Enes'den naklen rivayet eyledi. H.
Bana Züheyr b. Harb dahi
rivayet etti. (Dediki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bana babam,
Şuayb Habhâb'dan, o 'da Enes'den naklen rivayet eyledi. H.
Bana Muhammed b. Rafi'de
rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem ile Ömer b. Sa'd ve Abdurrezzak
toptan Süfyan'dan, o da Yunus b. Ubey'den, o da Şuayb b. Habhâb'dan, o da
Enes'den naklen rivayet ettiler. Bu râvilerin her biri Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'den naklen onun Safiyye'yi azâd ettiğini ve azâd buyurmasını, ona
mehir yaptığını rivayet etmişlerdir.
Muâz'ın babasından
rivayet ettiği hadîste; «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Safiyye ile
evlendi de azâd buyurmasını ona mehir yaptı.» ifâdesi vardır.
İzah:
Bu hadîsi Buhari
«Namaz» ve «Nikâh» bahislerinde, Müslim «Meğazî»de, Ebu Davud «Haracda; Nesâî
«Nikâh», «Velime» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric
etmişlerdir.
Hayber Medine-i
Münevvere'nin kuzey-doğusunda altı-yedi konak mesafede bulunan bir yerdir.
Vaktiyle burası bir yahudi kalesi idi. Hattâ ilk defa orada Benî isrâil'den
Hayber isminde bir adam yaşadığı için bu ismin verildiği söylenir. Hayber
hurmalık bir yerdir. islâmiyetin zuhurunda orada Benî Kurayza ve Nadir
adlarında iki yahudi kabilesi yaşamakta idi.
Hayber gazası ibni
Sa'd'ın beyânına göre hicretin yedinci senesinde vuku bulmuştur.
Rivayetlerin
bazılarında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hayber gazasında bir
merkeb'e bindiği bildirilmektedir. Buhari Şârihi Aynî'ye göre Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün at üzerinde gaza etmiştir. Merkeb'e
bindiğini bildiren hadîs sahih ise, muhasara günlerinin bazılarında merkeb'e
bindiğine hamlolunur.
Ebu Talha: Zeyd b. Sehl
El-Ensari (Radiyallahu anh)'dır. Bu zad Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) ile bütün harblere iştirak etmiştir. Hz. Enes'in üvey babasıdır.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in uyluğu hücum esnasında kalabalıktan Enes (Radiyallahu
anhj'ın dizine çarparak açılmıştır. Hayvanının şiddetle koşmasından açılması da
mümkündür. Bazıları Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in uyluğunu
kendisi açtığını söylemişlerse de bu iddia doğru değildir. Çünkü uyluğun avret sayıldığını
bizzat Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bildirmiştir. Bu nedenle kasden
avret mahallini açmasına ihtimal yoktur. Bazı rivayetlerde Hz. Enes'in:
«Uyluğunu açtı» demesi onun zannından ibarettir. Hakikatta uyluğunu Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) açmamış, kalabalıktan veya hayvanın sür'atle
koşmasından açılmıştır.
Şehre girince
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :
«Hayber harabdır.
buyurması ya gaibi ihbar yahud bedduadır. ihbar olduğuna göre o gün ma'mur
bulunan şehir ileride harab olacak demektir. Bedduâ mânâsına alınırsa; «Allah
Hayberlilerin belâsını versin mânâsına gelir.
Anlaşılıyor ki râvi
Abdülaziz Hz. Enes'den yahudilerin: «Vallahi Muhammedi gelmiş» dediklerini
işitmiş. Bâzı râvi arkadaşlarının ise: «Ordu ile birlikte Muhammed» şeklinde
rivayet ettiklerini duymuştur.
Kamîs: Ordu demektir.
Ordu sağ. sol, ön, arka ve orta olmak üzere beş kısımdan meydana geldiği için
ona bu isim verilmiştir. Kamîs kelimesi müdrecdir.
Hayber'in cebrenmi, sulhan
mi. yoksa ahalisi çekilmek suretiyle harbsiz olarak mı alındığı ihtilaflıdır.
Ebu Ömer ibni Abdilberr'e göre bütün Hayber arazisi cebren alınmıştır. Münzırî
bir kısmının cebren, bir kısmının da ahalisi çekilmek suretiyle harbsiz olarak
alındığına kaaildir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ganimeti
taksim etmeden Hz. Dihye'ye câriye vermesi birkaç vecîhle te'vil olunur:
a- Teniil suretiyledir.
Yâni nafile olarak izin vermiştir.
b- Ganimetleri taksim
ederken beşte bir hesabına dahil almak şartıyla vermiş olabilir,
c- Sonradan kıymetini
biçmek ve Dihye (Radiyallahu anh) hesabına geçirmek şartiyle vermiş olabilir.
Hz. Dihye ashab-ı
kiramın yüzce en güzeli idi. Cebrail (Aleyhisselami Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e bazan onun suretinde gelirdi.
Ümmü'î-Mu'minin Safiyye
binti Huyey, Harun (Aleyhisselâm) sülâlesindendir.ilk kocası Kinanetu'bnu
Ebi'î-Hukayk Hayber vak'asında öldürülmüştü. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) onu Hz. Dihye'ye vermişken tekrar geri alması hususunda muhtelif sözler
söylenmiştir. Hatta bir rivayete göre ResuluIIalı {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hz. Safiyye'yi Dihye'den satın almıştır. Ortada satış yokken onu nasıl satın
aldığı dahi cayı te'emmül görülmüştür.
Bu bâbda söylenen
sözlerin en doğrusu şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz.
Safiyye'yi —hâşâ— nefsânî şehveti iktizası geri almamıştır. Çünkü kendisi
nefsânî şehvetten ma'sumdur. Onu geri alması: Hz. Dihye'ye münasib olmadığı,
çünkü Harun (Aieyhısselamj neslinden gelen güzel bir reis kızı olduğu kendisine
bildirildiği içindir.
Mâzerî'nin beyanına
göre Dihye hâdisesi iki veçhe hamledilebilir :
1- Hz. Dihye bu
cariyeyi kendi rızasıyla iade etmiş; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
de başkasını almak için ona izin vermiştir.
2- Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ona esirler arasından bir câriye almak için izin vermişti.
Esirlerin en iyisini seçmesine müsaade etmemişti. Esir kadınların güzellik,
şeref ve neseb itibariyle en iyisini seçtiğini görünce Dihye'ye bir iltimasda bulunmuş olmamak için
Hz. Safiyye'yi geri almıştır. Zira orduda Hz. Dihye'den daha faziletli zevat
vardı.
Vâkıdî'nin Siyer'inde
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hz. Dihye'ye Kinânetu'bnu Rabî'in kız
kardeşini vermiş; bu suretle onun gönlünü almıştır.
Hz. Safiyye'nin bu
şekilde geri alınmasına bâzı rivayetlerde satm alma tâbiri kullanılmıştır.
Hattâ Müslim'in ileride göreceğimiz bir rivayetinde: «Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) onu yedi baş eser mukaabilinde satın aldı.» denilmiştir ki.
bundan murâd, ikram ve ihsan sureti ile vermiş olmasıdır. Mübadele mânâsında
olduğu için râvi ona «satın almak» tâbirini kullanmıştır.
Ebu Hamza: Hz. Enes'in
künyesi; Ümmü Süleym de annesidir. Sahih rivayetlerden anlaşıldığına göre
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yolda «Sedd-i Ravhâ» denilen yerde
zifaf'a girmiş. Bu yer Medine'ye kırk mil kadar uzaktır.
Bu sayfanın
devamı için buraya tıklayın